13 Ağustos 2015 Perşembe

Yaşamak Aramaktır İçindeki Gömüyü*

Otobüsün canıma yaslıyorum yanağımı. Hızla akan yol. Ağaçlar. Evler. Bekleyen insanlar. Ellerinde silahlarla iki polis. Karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir köpek. Simitçi. Büfeci. Akbilci. İş merkezleri. Arabalar. Kaydediyorum görüntüleri. Düşünceden düşünceye koşuyorum. Keşke şu an yazabilsem. Az önce gözlerime bakıp gülümseyen çiçekli eteğiyle küçük sarışın kız na hissettirdi bana? Ne hatırlattı? Keşke becerebilsem de düşündüğüm kadar hızlı, düşüncelerimle aynı anda yazabilsem...

Midem bulanıyor. Hızlıca ihtimalleri sıralıyorum zihnimde. Ne zaman yemek yedim en son? Çok mu sigara içtim? Otobüs fazla mı sallanıyor? Sıcaktan belki... Hamile olabilir miyim? Kitap okuduğumdan mı? Evet, sanırım.

Kitabı kapatıp ölümünün üzerinden otuz küsur yıl geçmiş kadının dünyasından çıkıyorum. Ölümü düşünüyorum. Ölümü algılamaya çalışıyorum. Hala. Otuz küsur yaşında. Bahsetmeye çekiniyorum. Hele yazmaya... Ölürsem diyorum, biri de bu yazıyı okur ve acıklı bir haber yaparsa? Ölürsem diyorum. Hala! Öleceğimi biliyorum ama ölebileceğimi hayal edemiyorum. Deliriyorum.

İniyorum otobüsten. Her yanım insan, her yanım korku ve nefret kaplı. Aceleci adımlarla ilerlerken bir yandan her şeyi ve herkesi gözlüyorum. Kim terörist olabilir? Kim katil olabilir? Sürekli birinin beni yol ortasında bıçaklayacağını düşünüp duruyorum. Karşı istikametten gelen herkesin ellerine odaklanıyorum bu yüzden.

Bu düşünceler, insanları eleştirmek için izlerken geçiyor ancak. Önümde yürüyen siyah kıyafetli bol dövmeli kızı sevmiyorum mesela. Karşı bankta oturan türbanlı kadını sevmiyorum. Ağzını yaya konuşan mini şortlu kıza tiksintiyle bakıyorum, kendini çok güzel zannediyor diyorum, geri zekalı. Bakışlarıyla insanı yiyip bitiren çocuğa ters ters bakıyorum, söylenerek geçiyorum yanından. Küfürlerim içimde patlıyor. O kadar cesaretli ya da duyarlı değilim. Şurda diyorum, biri bayılsa, döner bakar mıyım?

Bazı insanlaraysa sonsuz bir sevgi besliyorum. Bastonuyla yürüyen emekli asker amcaya yer bile veriyorum otobüste. Suyum olduğu halde bir tane daha alıyorum - seyyar su satıcısı - çocuktan. Gülünce bütün yüzü ışıldayan kızı seviyorum. İnsanları sevmiyorum gibi bir genelleme yapamıyorum bu yüzden. Bazı anlar içimdeki derin nefretin acımayla karışık - kırılgan - hatta ağlamaklı bir duyguya dönüşmesine şaşıyorum.

Yine - belki bininci kez - anlamaya çalışıyorum. Anlamakla ilgiliymiş gibi geliyor her şey. Anlarsam, çözebilirmişim gibi geliyor. Kendimi anlarsam dünyayı, dünyayı anlarsam insanları, insanları anlarsam kendimi çözermişim gibi geliyor.

Bazen de diyorum ki, kafa yorduğun her şey düşündüğünden çok daha basit.

Ha, gömü mömü de yok, ne sende ne bir başkasında.

Deliriyorum.

Bu yüzden artık 'olay öyküsü' yazmaya karar veriyorum.



DD

* Aziz Nesin, Gömü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder