9 Ocak 2014 Perşembe

'İlham'ın Denizkızı Olma İhtimali

Adadaki evin her yerinden deniz görülüyordu - banyo dahil. Üşenmemiş, tırmanıp  tuvalet camından bakmıştım, ordan biliyorum. Deniz görmek iyidir, her açıdan. Annen sana fırça atarken, sen onu dinler gibi yapıp maviliklerde kaybolabilirsin örneğin. Bulaşık yıkarken ellerin iş yapar, sen hayallere dalabilirsin. Karşı apartmandaki İngiliz komşunla, A4 kağıtları birleştirilerek at kafası büyüklüğünde yazılmış notlarla, balkondan balkona fingirderken kalbinde gençliğin sebepsiz hatta yersiz heyecanını duyabilirsin, tabi bir de deniz kokusunu...

Ada tuhaf yerdir. Hiçbir şey yapmasa bile sırf 'evin' oluşu yahut yalnız varoluşu sebebiyle ilhamlara boğar seni. Ada durduğu yerde durur; fakat sen aynı merdivenlerde bira içip aynı çamın dibinde sevişmene, aynı ahşap binaya bakıp aynı denize aşık kalmana rağmen durduğun yerde duramazsın. Gelişirsin, değişirsin, çoğalırsın; sonra yenilirsin, eksilirsin, pes edersin; sonra inanırsın, umut edersin ve başa dönersin.

Şimdiki evimin hiçbir yerinden hiçbir bok görünmüyor. 'Üşenmeyip' de ne kelime, her seferinde hastalıklı bir umutla bakıyorum odaların camlarından, balkonlarından - ki abartıp çatıya çıkmışlığım dahi var. Kendime çalışma odası tahsis ettiğim 'on metre kare'nin penceresinde sigara içtim az evvel. Karşımda boş bir arazi; birkaç seneye süper lüks ve süper gereksiz bir site olacak. Solumda anayol(!), sağımda dağ yolu...

Aman neyse, dedim içimden. En azından, yazamamamın suçunu bu nursuz yere atabilirim.

İlham; denizkızı galiba, susuz yere uğramıyor.

DD

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder