8 Nisan 2014 Salı

...


Bazı an, hissediyor insan; tükendiğini, eksile eksilte. Hissediyor, yazılabilecek hiçbir yazının, söylenebilecek hiçbir sözün anlatamayacağını. İçimden diyorum ki, "Ardınızdan ağlayan hiç tanımadığınız insanlar var çocuklar." Diyorum ve ağlamaya devam ediyorum. Bunu bilmek acımı dindirmiyor çünkü. Çünkü beni duymayacaklar, bizi görmeyecekler ve geri gelmeyecekler. Onlara ve kendi ölümüme ağlıyorum. Çünkü insan her ölümde biraz da kendi ölümüne ağlar. Korkuyorum. Çünkü insan bilmediği şeylerden korkar. Yazıyorum. Ben çözemediğim mevzuları kağıda hapsedip ruhumdan atmak isterim çünkü.

Tekinsiz, güvensiz, sevimsiz bir yer oldu ülkemiz. Zaten çağın malumu abuk subuk takıntılarımız, hallenmelerimiz, hastalıklarımız vardı, bir de ülkecek delirdik. "Çıldırmamız gerek ama yadırgamıyoruz."* Onun yerine deliriyoruz. 

Bu olamaz, bu olamaz diyip duruyorum. Bütün bunlar yaşanmış olamaz, insanlar böyle düşünüyor olamaz, birbirimizden bunca nefret ediyor olamayız. Oldukça takıntılı bir insan olduğumdan, ben abartıyorumdur diyorum. Bu kadar tedirgin olmanın anlamı yok, her şey normal bak, güneş doğuyor yine, işimize gücümüze bakıyoruz, yine gülüyoruz, yine seviyoruz...

Sonra diyorum, ne abartması? Daha ne olabilir? Gencecik insanların, küçücük çocukların ölmesinden (öldürülmesinden), ölmekle bile birilerinin nefretinden, gazabından kurtulamamalarından daha vahim ne olabilir?

Abartmıyorum. İnsan olmaya çalışıyorum. "Tabi böyle bir şey mümkünse..."

DD

* Barış Bıçakçı 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder